Ceza Hukuku Dergisi, cilt.15, ss.567-582, 2020 (Hakemli Üniversite Dergisi)
Haberleşmenin
gizliliğini ihlal suçlarını düzenleyen Türk Ceza Kanunu 132. maddenin üçüncü
fıkrasında kişinin kendisinin taraf olduğu bir haberleşmenin içeriklerini
sadece kaydetmesi ve/veya bu içerikleri aleni olmayan şekilde ifşa etmesi
eylemlerine suç tanımında yer verilmemiştir. Doktrinde bu eylemlerin, kanunilik
ilkesinden hareketle, suç oluşturmadığı görüşü hâkimdir. Ne var ki bu genel
kabul özellikle telefon görüşmelerinin kaydedildiği ve aleni olmayan bir
şekilde olsa dahi üçüncü kişilere ifşa edildiği durumlarda kişisel verileri
hukuki korumadan mahrum bırakmak tehlikesini taşımaktadır. Dahası, Yargıtay
uygulamasında bu kayıt ve aleni olmayan ifşa eylemlerinin TCK m. 132/3’ün
tipikliğine uymadığı belirlenmekle birlikte bu haberleşme içeriklerinin özel hayatın
gizliliğini ihlal suçu (TCK m. 134) bağlamında tartışıldığı da tespit
edilmiştir. Haberleşmenin tarafı olan kişinin kaydettiği ve aleni olmadan ifşa
ettiği haberleşme içerikleri günümüzde pek çok kişi tarafından akıllı
telefonlara yüklü görüşme kaydetme uygulamaları yoluyla kaydedilen ses kayıtları
şeklinde tezahür ettiğinde bu içeriklerin hukuki değerlendirmesi daha da önem
arz eder hale gelmiştir. Bu makalede doktrinde kabul gören görüşler ve Yargıtay
uygulamasından hareketle TCK m. 132/3’ün kapsamında olmayan kayıt ve ifşa
eylemleri nedeniyle faillerin cezai sorumluluğu tartışılacak, sorunlu görülen
hususlar tespit edilecek ve bazı çözüm önerileri ortaya koyulacaktır.