Dicle Üniversitesi 1. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, Diyarbakır, Turkey, 4 - 06 October 2018, pp.1259-1273
Once people perceive the space, they will get spatial information by interpreting with their
own filters. The image of the real space is formed in the mind with cognitive process. To
understand spatial cognition process, it is important to determine which parameters are
effective in this process. The article focuses on spatial perception and cognitive mapping.
Different spatial information can be presented for the same space by different people because
of their cognition. It is investigated which parameters are more prominent in the perception of
the space and how it affects the spatial information.
Maltepe University campus was chosen for the case study. Maltepe University campus has
spaces with different functions and users. The information of spaces varies depending on the
mode of transportation, the length of stay and what functions are used. At the same time
spatial organization has an important influence on the formation of cognition. Case study uses
cognitive mapping as a method. Cognitive mapping studies were conducted with 62 students
from Maltepe University. The research focuses only on how a particular user group of the
campus perceives the whole. The information obtained from the maps and answers was
classified and interpreted according to certain parameters. Then, the spatial organization of the
campus was analyzed with Lynch’s criteria. In the analysis; the number of spaces that can be
identified in the area is rising and the deterioration is decreasing with the increase of the
duration of the stay. It has been observed that the most identified and strongly described item
is the paths thorough the Lynch’s items. However the districts are not identified in the maps at
all. It is believed that interpretation on the analysis of these items can be useful to understand
how people construct place in their mind and it can provide useful information in designing
spaces.
İnsanlar içinde bulundukları mekânı duyu organları aracılığıyla algılar, daha sonra
algıladıkları verileri kendi biliş süreçleri içerisinde bilgiye dönüştürürler. Biliş sürecinde,
algılanan veriler kişinin kendi kişisel deneyimleri, anıları, toplumsal filtreleri ile
yorumlanarak mekânsal bilgiyi oluşturur. Bu bilgi sayesinde gerçek mekânın imgesi zihinde
oluşur. Mekânsal biliş sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlayabilmek için hangi parametrelerin
bu süreçte etkili olduğunun belirlenmesi önem kazanmaktadır. Bu sürecin anlaşılabilmesi için
biliş haritaları kullanılmaktadır. Mekânsal biliş sonucu oluşturulan mekânsal bilgi kişisel
filtreler aracılığıyla oluştuğundan, aynı çevre için farklı biliş haritaları, farklı mekânsal
bilgiler ortaya konulabilmektedir. Makale içerisinde mekânın algılanmasında hangi
parametrelerin daha çok öne çıktığı ve bilişsel haritalardaki mekânsal bilgileri nasıl etkilediği
araştırılmaktadır.
Alan çalışması için Maltepe Üniversitesi kampüsü seçilmiştir. Maltepe üniversitesi kampüsü
farklı fonksiyonlara sahip mekânları ve farklı kullanıcı gruplarını içerisinde
bulundurmaktadır. Bu sebeple kampüsün bütünü kullanıcıların algılarında genelde parçalıdır.
Bölgedeki mekânların bilgileri ulaşım şekli, kalış süresi, yaş grubu ve kişinin hangi
fonksiyonları kullandığına göre değişmektedir. Mekânsal organizasyon, mekânların
birbirlerine göre konumları da algı haritalarının oluşumunda önemli bir etkiye sahiptir. Alan
çalışmasında yöntem olarak bilişsel haritalama kullanılmaktadır. Alan çalışması için Maltepe
Üniversitesi mimarlık fakültesinde okuyan 1., 2., ve 4. Sınıf öğrencilerinden 62 kişi ile bilişsel
haritalama çalışması yapılmıştır. Araştırma sadece kampüsün belli bir kullanıcı grubunun
bütünü nasıl algıladığına odaklanmıştır. Haritalardan ve sorulan soruların cevaplarından elde
edilen bilgiler yukarıdaki parametrelere göre sınıflandırılıp yorumlanmıştır. Aynı zamanda
elde edilen bilgiler ile birlikte Lynch’in belirlediği kriterler üzerinden kampüsün mekânsal
organizasyonu analiz edilmiştir. Yapılan bilinç haritalarının analizinde; kalma süresinin artışı
ile bölgede tanımlanabilen mekân sayısının arttığı, bozulmaların azaldığı ve kullanılmadığı
için girilemeyen bölgelerin sınırsal olarak bile olsa algı haritalarına aktarılmadığı fark
edilmiştir. Lynch’in tanımladığı öğelerden en fazla tanımlananın yol olduğu, bölgelerin ise hiç
tanımlanmadığı gözlemlenmiştir. Mekânsal algıyı etkileyen parametrelerinin analizleri
üzerinden yapılan yorumların mekânların tasarlanmasında yararlı bilgiler ortaya koyabileceği
ve sonuçların kullanılmayan ya da algılanamayan mekânların yeniden düzenlenmesi
noktasında da yardımcı olabileceği düşünülmektedir.