Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, vol.7, no.4, pp.110-118, 2018 (Peer-Reviewed Journal)
Many new disorders have been identified in the
DSM-5 published in 2013. One of them is
avoidant/restricted food intake disorder (ARFID).
Although this eating disorder was accompanied by
significant eating restriction and growth retardation, it
is not accompanied by fear of weight gain. Therefore,
it was decided to be classified as a separate diagnosis
from anorexia nervosa and bulumia nervosa.
More studies are needed for the epidemiology of
ARFID in children, adults and the elderly. It is known
to be seen approximately 3% in the community
sample and between 14% and 23% in clinical samples.
In addition, it has been found that there is not yet
sufficient data on the etiology of ARFID which is yet
to be included in diagnostic classifications. Primary
health care providers should be aware of ARFID and
its various clinical manifestations for early diagnosis,
minimizing sequelae and making appropriate
interventions. Approaches which promise hope to
treatment include modifications to cognitive
behavioural therapy (CBT) and family based therapy
(FBT).
Our purpose in this review is to review the
historical development, diagnostic criteria, clinic
features and treatment of ARFID in the light of
current literature.
2013 yılında yayınlanan DSM-5'te yeni birçok
bozukluk tanımlanmıştır. Bunlardan biri de
Kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğudur
(KKYAB).
Bu yeme bozukluğuna belirgin yeme kısıtlaması
ve gelişme geriliği eşlik etmesine rağmen kilo alma
korkusu eşlik etmemektedir. Bundan dolayı
anoreksiya nervoza ve bulumia nervozadan ayrı bir
tanı olarak sınıflanmasına karar verilmiştir.
Çocuklarda, yetişkinlerde ve yaşlılarda KKYAB
epidemiyolojisi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç
duyulmaktadır. Toplum örnekleminde yaklaşık %3 ve
klinik örneklemlerde %14–23 arasında görüldüğü
bilinmektedir. Ayrıca, tanı sınıflandırmalarında henüz
yeni yer alan KKYAB etiyolojisine ilişkin de henüz
yeterli veri bulunmadığı tespit edilmiştir. Birinci
basamak sağlık hizmeti sunucularının, erken tanı ve
sekelleri en aza indirmeleri ve uygun müdahalelerde
bulunabilmeleri için KKYAB ve bunun çeşitli klinik
görünümlerinin farkında olmaları gerekir. Tedaviye
umut veren yaklaşımlar, Bilişsel davranışçı terapi
(BDT) ve aile temelli tedaviye (ATT) yönelik
modifikasyonları içerir.
Bu derlemedeki amacımız KKYAB'in tarihsel
gelişimi, tanı kriterleri, kliniğini ve tedavisini güncel
literatür ışığında gözden geçirmektir.