Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, vol.6, no.2, pp.67-74, 2017 (Other Refereed National Journals)
Thinking patterns, reasoning and decision making processes of individuals with schizophrenia have
been intriguing. The goal of our study is to evaluate the decision making and reasoning of the
paranoid type schizophrenic patients, and their confidence in reasoning and perseverance in keeping
to their decisions, using Reasoning with Inductive Argument Test (RIAT). Thirty-two delusional
patients and 30 healthy volunteers were included in the study. After diagnostic interview conducted
by SCID-I, patients were asked to participate in the study, RIAT test was applied by the interviewer
in order to detect the inferential thinking patterns. Apart from the 3rd item of RIAT out of 11, the
differences of initial scores between the delusional patient group and control group are statistically
insignificant. After RIAT items of both delusional patient and control group are read, compared
to ANOVA results of the difference between the belief levels in the result of their initial reasoning
and after seeing the alternatives (RIAT belief level before and after), no significant differences were
detected for both groups in terms of changes between the belief levels to RIAT items before and
after (p>0.05). According to our study, apart from the area of delusions, it can be declared that
the reasoning of the patients is normal. Our study indicates that when the delusional patients are
compared to the control group in terms of jumping to conclusion and modifying their initial beliefs,
they are not different, given similarly sufficient amount of data.
Şizofreni hastalarının düşünce kalıpları, akıl yürütme ve karar verme süreçleri ilgi çekici ve
şaşırtıcıdır. Çalışmamızın amacı, paranoid tip şizofreni olan hastaların karar verme, akıl yürütme, akıl
yürütmelerine güven dereceleri ve kararlarını sürdürmedeki sebatlarının Tümevarımsal Kanıtlarla
Akıl Yürütme Testi (TKAYT) kullanılarak değerlendirilmesidir. Çalışmaya 32 delüzyonel hasta ve 30
sağlıklı gönüllü dahil edildi. Araştırmaya çağrılan hastalarla SCID-I ile tanı görüşmesi yapıldıktan
sonra çıkarımsal (inferansiyel) düşünme biçimlerini tespit etmek için görüşmeci tarafından TKAYT
testi uygulandı. Delüzyonel bozukluk grubunun ve kontrol grubunun her bir RIAT maddesi için
ilk inanç düzeyleri arasındaki fark, üçüncü madde dışında istatistiksel olarak anlamsızdı. Delüzyonel
bozukluğa sahip hasta grubu ile sağlıklı kontrol grubunun RIAT ifadeleri (maddeleri) okunduktan
sonra; çıkardıkları ilk sonuca inanma düzeyi ile alternatifleri gördükten sonraki inanma düzeyi (RIAT
önceki ve sonraki inanma düzeyi) arasındaki değişimlerle, ANOVA sonuçlarına göre iki grubun
önceki ve sonraki RIAT maddelerine inanma düzeyleri açısından oluşan değişimler arasında anlamlı
fark saptanmadı (p>0,05). Çalışmamıza göre, delüzyonel alan dışında, hastaların karar vermelerinin
normal olduğu söylenebilir. Çalışmamız, delüzyonel bozukluğa sahip hastaların, aynı miktarda veri
sunulduğunda ulaştıkları sonuçtaki eminlik düzeyinin sağlıklı kontrollerle benzer olduğunu ve yeni
veriler sunulduğunda, başlangıç inanç düzeylerinin değişme oranlarının kontrol grubuyla benzer
şekilde olduğunu göstermiştir.