VI. Uluslararası X. Ulusal Psikiyatri Hemşireliği Kongresi, İzmir, Turkey, 20 - 23 October 2021, pp.611-613
Aim: To determine the beliefs of students studying in the field of health, who may encounter individuals with
mental illness during their education and professional life, about mental illnesses, the relationship between these
beliefs and personality types, and to guide intervention studies.
Method: The sample of the descriptive study included nutrition and dietetics, social work, health management,
audiology and nursing students studying at a state university (n=491). Personal Information Form, Belief Scale
for Mental Illnesses, and Type A and B Personality Questionnaires were used for data collection tools. The analysis
of the obtained data was done by using SPSS 20.0 program, number and percentage distribution, frequency,
student t test, one-way ANOVA test. The statistical significance limit was accepted as p<0.05.
Results: 42.2% of the students participating in the study had type A personality and 57.8% had type B personality.
The total score of the students’ belief in mental illness was 45.7±15.1, the Dangerousness Subscale total score was
13.6±4.3, the Helplessness and Interpersonal Skills Subscale total score was 23.2±9.4, and the Shame subscale
score was 1.1±1.9. It was determined that there was a significant correlation between the students’ total scores
on the Beliefs towards Mental Illness Scale and their personality types (p<.000). Accordingly, individuals with
type B personality traits were found to have lower scores (42.0±14.3) on the Beliefs on Mental Illness Scale than
individuals with type A personality traits (50.7±14.7).
Discussion and Conclusion: According to the results of the research, it was determined that individuals with type
A personality traits have more negative beliefs about mental illnesses than individuals with type B personality
traits. In connection with our research, it was seen that the correlation between personality types and beliefs
about mental illnesses had not been examined before in the literature. For this reason, our research is important
in terms of contributing to the literature with new information. The negative beliefs of the students participating
in the study about mental illnesses were below the moderate level (45.7±15.1). It was determined that male
students had more negative beliefs about mental illnesses than female students, and those living in rural areas
had more negative beliefs than those living in urban areas. In the systematic review of Çam and Bilge, in parallel
with our study, it was revealed that individuals living in rural areas in our country tend to have more negative
beliefs, attitudes and stigmatization towards mental illnesses compared to individuals living in urban areas [1].
In literature, it is seen that negative beliefs about psychiatric diseases decreased and attitudes changed positively
in students who took psychiatric nursing courses [2]. In our study, nursing students got the lowest score from the
dangerousness subscale.
In our study, it was determined that students whose relatives did not have a psychiatric history had a higher
tendency to be ashamed of mental illnesses. When the literature is examined, it has been observed that individuals
with mental illness in themselves or in their family/relatives have less negative attitudes towards mental illnesses
[3].
Keywords: Stigma, mental illness, personality
Amaç: Öğrenim ve meslek hayatları boyunca ruhsal hastalığa sahip bireylerle karşılaşabilecek olan sağlık alanında
eğitim gören öğrencilerinin ruhsal hastalıklara yönelik inançlarını, bu inançlarının kişilik tipleriyle ilişkisini
belirlemek ve yapılacak müdahale çalışmalarına yön vermektir.
Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki araştırmanın örneklemine bir devlet üniversitesinde öğrenim gören beslenme
ve diyetetik, sosyal hizmet, sağlık yönetimi, odyoloji ve hemşirelik bölümü öğrencileri dahil edildi (n=491). Veri
toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Ruhsal Hastalıklara Yönelik İnanç Ölçeği ve A ve B Tipi Kişilik Anketi
kullanıldı. Elde edilen verilerin analizi SPSS 20.0 programı ile sayı ve yüzde dağılımı frekans, student t testi, oneway ANOVA testi kullanılarak yapıldı. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0.05 değeri olarak kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %42,2’si A tipi ve %57,8’i ise B tipi kişilik özelliğine sahiptir. Öğrencilerin
ruhsal hastalığa yönelik inanç ölçeği toplam puanı 45.7±15.1, Tehlikelilik Alt Ölçeği toplam puanı 13.6±4.3,
Çaresizlik ve Kişilerarası Beceri Alt Ölçeği toplam puanı 23.2±9.4 ve utanma alt ölçeği puanı 1.1±1.9 olarak
belirlendi. Öğrencilerin Ruhsal Hastalıklara Yönelik İnançlar Ölçeğinden aldıkları toplam puan ile kişilik tipleri
arasında anlamlı fark olduğu saptandı (p<.000). Buna göre B tipi kişilik özelliği olan bireylerin Ruhsal Hastalıklara
Yönelik İnançlar Ölçeğinden aldıkları puan (42,0±14,3) A tipi kişilik özelliği olanlara göre daha azdı (50,7±14,7).
Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonucuna göre A tipi kişilik özelliği gösteren bireylerin B tipi kişilik özelliği gösteren
bireylere oranla ruhsal hastalıklara yönelik inançlarının daha olumsuz olduğu belirlendi. Araştırmamızla ilişkili
olarak literatürde kişilik tipleri ile ruhsal hastalıklara yönelik inançlar ilişkisinin daha önce incelenmediği görüldü.
Bu nedenle araştırmamız literatüre yeni bir bilgiyle katkı sunma açısından önem arz etmektedir. Araştırmaya
katılan öğrencilerin ruhsal hastalıklara yönelik olumsuz inançları orta düzeyin altındadır (45.7±15.1). Erkek
öğrencilerin kız öğrencilere göre, kırsal kesimde yaşayanların kentte yaşayanlara göre ruhsal hastalıklara yönelik
olumsuz inançlarının daha fazla olduğu tespit edildi. Çam ve Bilge’nin yaptıkları sistematik derlemede ise
çalışmamızla paralel olarak ülkemizde kırsal kesimde yaşayan bireylerin kentsel kesimde yaşayan bireylere oranla
ruhsal hastalıklara karşı daha fazla olumsuz inanç, tutum ve damgalama eğilimi içinde olduğunu ortaya koydu [1].
Literatüre bakıldığında psikiyatri hemşireliği dersi alan öğrencilerde, psikiyatrik hastalıklara yönelik olumsuz
inançların azaldığı ve tutumların pozitif yönde değiştiği görülmektedir [2]. Araştırmamızda da tehlikelilik alt
ölçeğinden en düşük puanı hemşirelik öğrencileri almıştır.
Çalışmamızda yakınlarında psikiyatrik öykü bulunmayan öğrencilerin ruhsal hastalıklara yönelik utanma
eğilimlerinin daha fazla olduğu saptandı. Literatür incelendiğinde, kendisinde veya ailesinde/yakınlarında ruhsal
hastalık olan bireylerin ruhsal hastalıklara karşı olumsuz tutulumlarının daha az olduğu görüldü [3].